19 Ocak 2014 Pazar

Ocak bitmeden yayınlayalım bari... :) İçilir...

   Hiç sevmedim yataktan çıkar çıkmaz, ağzının çamuruyla oturtturulduğum kahvaltı sofralarını ( hala da sevdiğim söylenmez ya neyse... ) Ben içmesem de babamın mutlaka ince beline kadar şekerle doldurduğu bardaklar kırılır gözümde, ağzında yeni kalkmış bir çocuk mızmızlığıyla oturur o çayı içersin...

Yıllarca tadını bile bilmezsin, sevmezsin, denemezsin velhasıl nedeni ne ise ne içmezsin. Bir gün gelir bütün seceresini dökebildiğin herkesin adını, soyadını, lakabını hatırladıklarına inat sana çayı ilk denemede beş bardak birden içiren şimdiki doktor Nihal'in soyadını hatırlamaz, içersin...


O beş bardak deneyimi, yerini e demlenmiş içeyim barilere dönüşür, hatır için der; hatırı sayılan kim varsa dizilir bardak bardak tutar en hatırlısından içersin... 


Sonra genişler evler. Yeni gelinler, çeyizlik demlikleriyle tur atlatır gibi çay içişlere, sizi " çay yok mu ya" diyecek boyuta geçirirler , balkon pervazına oturtulan demliğin dumanı tüter yüzüne yüzüne, içersin.




........................... 2013



Velhasıl kelam buna devam ederiz de saat 23.59 olmuş bile ben çaya dalmış çıkamamışken... :) Mutlu yıllar, bardaklarınız hep ağız tadıyla, hayatlarınız neşe, barış, sağlık, mutlulukla dolsun.... 



.....................  2014


Bir Zühren olur mesela açık içer çayı ezbere bilirsin. Kerrat cetveli halt etmiş yani. Her tazelediğinde bardağını unutur boca edersin demi, her seferinde beynine beynine çarparsın çay* zühre = açık tır, bunamaktan tükenir, içersin... 


Seyhan vardır sonra aynı hesap çöpsüzdür süzme su bardağıdır onun için çay Her seferinde çöpüne çöpüne daldırırsın kızın çayını gülersin, gülersiniz içersin...



Zaten yıllar sonra içmeye başladığın ve şeker de olmasa çay içilir mi ruhunda gezerken sen biri şekerin zararlarını hayatımdan çıkarmam için her sabah şekeri kendi atınca ve 20 İzmir sabahında, şekerin çaya katıldığında ama sadece :) verdiği zararları hayatından çıkarınca anlarsın "çayın tadına şekersiz içilirse varılır " diyenlerin ne kadar haklı olduklarını. ( Murat abi bu kısım senin ) Ve şekeri gram gram silenler 

 kiloyla çökerler çöpüne çöpüne gözünün, içersin...


Yolculuklara çıkarsınız, demi dem, kimbilir kaçta demlenmiş kaçta size sunulmuştur, acıdır. Derler ya hani zehir gibi tabiri caizse siz o molaları, o tatları özler hale gelirsiniz birgün bir vakitte; gidemediğin her yer için bal eyler içersin...


Bir de Fahriye abladır çay. Murat'ın anasıdır. Öğrencisin senden başka hepsi ikinci öğretimdir ama yalnız kalmazsın geceleri. Sokağın alt tarafında bir ışık yanar kapı önünde. Elinde demlik Fahriye abla yoldaşındır, sohbet ortağındır, korkma diye gelen korku hikayeleri anlatıp altına ettirendir... Ramazan amcadır çay. Allah Rahmet eylesin içine içine güler insanın, gözlerin küçük bir şehir de ağlar, sen yıllar sonra siler yaşını içersin... 



Kışlada kuzine üstünde fokurdarken çaydanlık ve beklerken dayın gelsin çay döksün diye herkesin birbirine baktığı ama hep sobaya en yakın dayı sen olduğun için paşa paşa döktüğün çayı alıp kahkahalarını gıcırdata gıcırdata açtığın tahta kapıyla birleştirip yıldızların altında siyah yeşil lacivert bi sessizliğe çıkarsın da sen tam keyifle yudumlarsın çayını Aynagül bir yandan sedef bir yandan seslenir ya mööö diye daha bi keyif eser rüzgardan rüzgardan. Çam kokusuna demlenir gece, içersin... 




Boşuna dememişler yazana değil yazdırana bak diye.  İşte o uzaktakiler çiğköftelerini rakıya banıp yerken :) Yılbaşı gecesi çay mı içilir derler ya insana, anason anason bir hasret buruşturup içine içine tüterler, içmek yetmez o vakit hem yazarsın hem içersin... 



2013-2014 - İstanbul...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder